15 Mart 2016 Salı

"Evlerinizden Çıkmayın..." Uyarısı Üzerine...

Bazı facebook sayfaları, "20 Mart'ta evlerinizden çıkmayın; kalabalık yerlerden uzak durun." şeklinde ilanlar yayınlamış. Huzurlu ülkemi geri istiyorum… Cebeci'den Güven Park'a uzun yürüyüşler yapıp; Çağdaş Market'ten buğday alıp, parktaki güvercinleri beslemek istiyorum yine… Bonelli'den vegan yiyecekler alıp, huzurla yemek istiyorum üst katında, çay eşliğinde… Üniversite'ye sıkıcı eylemlerle/kargaşayla karşılaşma ihtimali olmadan gitmek; okul yolunu eğlenceye dönüştürmek istiyorum ruhumdaki çocuğun umut dolu sesiyle… Sıkıldım… bütün o kavgalardan; savaşlardan ve diğer saçmalıklardan sıkıldım. Ben öldürmedim onun dedesini. Ben öldürmedim onun ninesini… Ben değildim birilerini ırkı/dini/dili yüzünden küçümseyip aşağılayan. Ben değilim bu kavganın muhattabı. Öyleyse neden, neden bu sıkıcı saçmalıklar yüzünden yazmaya bile içimin elvermediği bazı tatsız şeylerden etkilenen, alakasız insanlar oluyor ki? Çok değil; geçinebilecek, hayatta kalabilecek kadar para; huzur ve mutluluk; neden çok görülsün ki insanlara? Adı "Herkesin Devleti" olsa, daha mı rahat edecek birileri? Neden bu kadar takılıyorlar ki isimlere? Neden asıl değerli olanın yürekler olduğunu göremiyorlar o birileri? Neden yüreklere değil de, isimlere bakıyorlar? Hiçbiriyle sorunum yok; vicdanlı davrandıkları sürece… Özgürce ibadetlerini yapsınlar; özgürce iyiliğin şarkılarını söylesinler, sevginin diliyle konuşsunlar… kimse karışıyor mu onlara? Yalan bu ayrımlar; ırkçılık söylemleri yalan… Benim orta okulda da; üniversitede de çok sevdiğim Kürt arkadaşlarım vardı… Değer verdiğim Yunanistan vatandaşı arkadaşlarım; çok sevdiğim Alman, İngiliz ve Sırp arkadaşlarım oldu… hâlâ da varlar… ve biz, sevginin diliyle konuşuyoruz; saygının ve sevginin dili… Neden o zaman bu kavga? İçimi acıtıyor sebepsiz yere acı çektirilen insanlar görmek… Biz bu dünyaya sevgiyle muamele etmek için geldik; çirkin silahlarla onu kirletmek için değil...