29 Aralık 2017 Cuma

YOUTUBE HESABIM ASKIYA ALINDI, HATTA SİLİNDİ! PEKİ ÜZÜLDÜM MÜ?

.....MANİU.....

Önceki gün, youtube kanalımda izlediğim bir video sonrası, önerilen videolar arasından başlığına inanamadığım için tıkladığım korkunç bir içeriğe rastladım!

Korkunç diyorum; çünkü, videonun sahibi kişi, Güney Kore'de yapılan iğrenç bir yeme adetini; izlenme sayıları artsın diye mi; eylemin aşırı vahşet içermesi nedeniyle ilgi çekeceğini düşündüğü için mi bilinmez; yaşları küçük çocukların çoğunlukta olduğu aboneleriyle paylaşıyordu!

Videoda, canlı balıkların sergilendiği bir pazara gidiyorlar ve video için, oradaki kadından bir ahtapotu canlı canlı yemesini istiyordu içerik sahibi.

Bir başkasının, en azından amigdalası hasar görmemiş kişilerin sevimli bulacağı ve yaşatmak isteyeceği türden minik bir ahtapotu seçti Koreli kadın önce...

Ardından video sahibi bir yandan, ahtapotu eline alan kadın bir yandan...

gülerek...

...!!

Zavallı küçük ahtapot, başına geleceklerden habersiz, hareket etmeye çalışıyordu onu tutan Koreli kadının ellerinde...

Derken, o iğrenç ve anlamsız, buz gibi kahkahaların eşliğinde,

kadın ahtapotun önce bir bacağını ısırarak kopardı!

Ahtapotun yaşadığı acıyı ve kâbusu tahmin bile edemez kimse...

Kadın umarsız cümleler eşliğinde; kıkırdamaya devam etti, ahtapotun işkence görüntüleri kayıt altına alınırken...

Yüzündeki aynı ruhsuz sırıtma ile, ahtapotun öteki bacağını da ısırarak kopardı ve yuttu...

Gülüşmeler...

Aynı umarsız cümleler...

O saçma ve iğrenç... o buz gibi kıkırdamalar...

Zavallı ahtapot, ne kadar acı çekiyordu kim bilir kadının ellerinden kurtulmaya çalışırken!

Ardından kadın, o robotik gülüşüyle ahtapotun karnını parmaklarıyla oyup; bağırsaklarını çıkardı ve suda yıkadı ahtapotun kalan gövdesini...

Ahtapotun başı, hala duruyordu bu esnada...

Yani bilinci açıktı...

O korkudan kocaman açılmış gözleri çaresizce yalvarırken...

Kadın, ahtapotun gözlerini gösterdi...

Zavallı ahtapot, yaşadığı kâbusun ne zaman biteceğini merak ediyor...

Yine o umarsız cümleler...

O soğuk gülüşmeler...

İnsanın kanını donduran nitelikteydi...

Sanki, çok normal bir şeymiş gibi; sanki ortada hiçbir vahşet; eziyet; ya da işkence yokmuş gibi; sanki kendileri olmaktan çıkmış ve başkalarının yönetimindeki kuklalar gibi garip tepkiler...

Beyinleri nasıl yıkanmışsa artık, belki de amigdalalarıyla olan duygusal iletişimden yoksun bırakılmışlardı!

İçimden dedim ki; "Bu gün o zavallı ahtapota bunu yapan; yarın bir insana da aynı soğukkanlılıkla aynı şeyleri yapabilir!"

Ve içimden başka şeyler de söyledim, burada zikredemeyeceğim küfürlerden oluşan...

Sanki bir yamyam videosu izliyordum!

Yamyamlığın normal ve eğlenceli kabul edildiği; duygularını rafa kaldırmış kişilerin baş rolünü paylaştığı bir video!

Derken, ahtapotun başı hâlâ gövdesindeyken; ahtapot, hâlâ hareket ederken... ahtapot oradakilerin duyamayacağı sessiz çığlıkları evrene haykırırken!..

Ahtapotun öteki bacağını ve diğer bacaklarını da kopardı dişleriyle koreli kadın.

Aynı soğuk kahkahalar...

Aynı soğuk gülüşmeler!..

En son kafasını ısırdı...

Ve kalan son bacak hâlâ hareket ederken, yemesi için video sahibine uzattı...

Video sahibi, iğrenerek yuttu bacağı...

Sanki yapması gerekiyormuş gibi...

Sanki başka bir yolu yokmuş gibi...

Sanki bunu yapması için birileri özellikle kendisini görevlendirmiş gibi...

Ne gerek vardı ki öyle bir videoya?

Öyle bir videodan izlenme elde etse ne olur; etmese ne olurdu?

Öyle bir videodan para kazansa ne olur; kazanmasa ne olurdu?

Oradaki ben olsaydım; paramın yettiği kadar ahtapotu alıp; denize bırakarak özgürlüklerine kavuşturmuş olmanın, hayat kurtarmanın videosunu çekerdim...

Siz hiç, bir hayatı kurtarmanın ne kadar güzel bir his olduğunu tecrübe ettiniz mi yaşamınızda daha önce?

Bir canlının hayatını sürdürebilmesi için, paranızdan; zamanınızdan; emeğinizden fedakarlıkta bulunarak yardım etmenin ne denli harika bir his olduğunu deneyimlediniz mi daha önce?

Ben yaşadım bu duyguları...

Defalarca...

Ve bildiğim için söylüyorum, bu dünyada; bundan daha güzel olan hiç bir duygu yok!

O iç huzurunun insana kattığı arınmışlık duygusu... o en saf duyguların en yoğun hali...

Bu gezegende, daha iyi hiçbir duygu yok!..

Youtube kanalımın neden silindiğine gelince...

İnsanların başka canlıların yaşam haklarını elinden alma gafletinden uzak durarak da gayet iyi ve güzel bir hayat sürebileceklerine dair ve insan biyolojisi ve fizyolojisinin et yemeye değil; tam aksine, herbivor yani bitki bazlı beslenmeye daha uygun olduğunu bilimsel kanıt ve dayanaklarıyla anlatan bir yazıyı; hiç üşenmeden, saatler harcayarak o videoya yorum yapmış olan herkesin yorumunun altında paylaştım.

O yazının linkini paylaştığım 500 yorum yaptım bir kaç saat boyunca... ve youtube, bunu spam olarak algıladı ve bu esnada hiç bir uyarı mesajı göndermeden; sadece kanalımın silindiğine dair bir e-posta gönderdi. İtirazım da kabul edilmedi.

Sorun değildi bu benim için... yani, altı üstüü bir kanal... çok da gerekli bir şey değil benim için; o silinir, başkası açılır falan... Hatta, belki de bu olayda, benim için, şu an farkında olmadığım başka iyilikler de vardır... Genelde, pozitif bakarım yaşadığım olaylara...

Ama...

Neye üzüldüm biliyor musunuz?

İnsanların bilinçlenmesini sağlayacak; hayvan yaşamına belki de daha fazla saygı duymalarını sağlayacak o yazının linkini verdiğim bütün yorumların da kanalımla birlikte silinmiş olduğunu öğrenmeme üzüldüm...

Yani, tamam kanal silinseydi falan... ama yorumlar... saatlerce, her bir insanın bilinç kapılarının aralanmasını sağlayacak o yazının linkini hiç üşenmemecesine paylaştığım o yorumlar...

Onlar kalsaydı en azından...

Hepsi, öncesi de dahil olmak üzere; yaptığım bütün yorumlar silinmişti...

Sağlık olsun...

Belki de, daha merhametli ve adil bir bakış açısına evrilecek iyi insanlar, başka bir şekilde buluşurlar benzer yazılarla...

İşte o yazı:  https://pewat.blogspot.com.tr/2017/07/veganlarn-karslastg-sorular-aslanlar-da.html

Youtube, e-posta adresim üzerinden her türlü içeriğini paylaşmamı da engellemiş olduğundan, o videonun sadece linkini ekleyebiliyorum buraya... Merak edenler, aşağıdaki linkten izleyebilirler o videoyu:

https://www.youtube.com/watch?v=aTI10jaWFQo

.....MANİU.....


24 Aralık 2017 Pazar

NASIL ANLADIM?

Kur'an-ı KERİM'i doğru anlamak için ayetleri gerçek çevirilerden okuyun...


.....HOLİSTİK HATA VE UTANÇ.....


Kur'an - KERİM'i okuduğunu ve beğenmediğini söyleyenler...

Sizi, İslam dininden uzaklaştırdığını düşündüğünüz ayetlerin isimlerini söyler misiniz lütfen?

Hepsine, aklımın ve bilgimin yettiği ölçüde cevap vermeye çalışacağım...

Önceden ben de, kendine Müslüman diyen insanların yaptığı kötülüklere bakıp; safça ve haddim olmayarak yargılardım İslam dinini. Sanki o kötü insanların yaptıkları; bütün bir dinin hatası gibi gelirdi. Bilinçsizce, ALLAH'ı zalim ve kötü olmakla suçlayıp, isyan ederdim ve ateist olmanın en doğru seçim olduğunu sanırdım. Ateist olduğumu söylemezdim Müslümanların yanında; ama içten içe reddederdim mükemmel bir ALLAH'ın varlığını...

İslam'ı reddeden ve buna gerekçe olarak, Işid'i; ya da "Müslüman" kimliğine vurgu yapılarak tanıtımı yapılan bazı yurtlarda, bazı kötülüklere imzasını atmış "sözde" Müslüman'cıkları sebep gösteren şuurları körleşmiş kişilerin bu gün yaptıkları gibi yani...

Oysa, tam bir bilinçle düşünüldüğünde ve yeterli araştırma yapıldığında; net bir biçimde anlaşılabilir, Işid'in de; adı geçen o yurtlarda; suça bulanmış o sapıklıkları yapanların da İslam'la uzaktan yakından alakaları olmadığı ve bu tür olayların, özellikle İslam dinini karalamak için bazı gizli oluşumlar tarafından özellikle planlandığı...

Yani, o kadar bayat ve ucuz bir numara ki; bu... Hâlâ bu tür oyunlara gelinebildiğini ve sonradan pişman olunabilecek yargılarda bulunulabildiğini gözlemlemek sinir bozucu...

Çünkü İslam, kişilerin; kurumların ve kendine Müslüman etiketi yapıştırmış olanların kişisel hatalarının üzerinde/üstünde ve bunlardan bağımsız bir dindir...

Ve seneler, seneler önce; ben de aynı kör algıyla; İslam'ı yargılama hatasına düşmüş ve ne acı ki; ALLAH'a isyan etme hatasında bulunmuş bir zavallıydım...

Utanarak ve üzülerek yazıyorum bu cümleleri...

O kadar acizce, kör bir bakış açısına sahipmişim ve resmin bütününü değil de; sadece tek bir noktasını bile görmekten o denli acizmişim ki...

Keşke o hataların hiçbirisini de yapmasaydım diyorum şimdi...

O isyanlarımdan ne kadar utandığımı tarif edebilecek bir kelime de yok maalesef... Utanıyorum...

Benim hatalarım, cahilliğimdendi; bilgisizliğimden... O ergenlikten çıkamamışlığın verdiği kendini beğenmişlikten; o kendimi bişey sanmalarımdandı...

Kördüm...


Oysa, bilmediğim ne çok şey varmış...

Kur'an - ı KERİM'i, yanlış çevirip; bunu sanki ALLAH'ın sözleriymiş gibi kitaplaştıranların olduğunu öğrendim mesela...


Eskiden internet yoktu ve insanların, çevirileri kıyaslaması çok zordu... Bunun için hem fazladan para; hem de zaman gerekiyordu ve insanların İslam dinini karalamaya çalışanların varlığından ve dolaplarından haberleri dahi olmadığı için; akıllarının ucundan bile geçmiyordu Kur'an - KERİM'in orijinal ayetlerinin yanlış; ya da farklı çevrilebileceği...

Tıpkı, peygamberimizin hiç söylemediği sözlerin; sanki peygamberimiz tarafından söylenilmiş gibi gösterilmeye çalışıldığı sonradan "uydurulmuş" o hadisleri örnek göstererek, insanları dinden soğutmaya çalışanların olduğunun akıllara gelmemesi gibi; ya da aynı kişiler tarafından peygamberimizin hiç yapmadığı halde, "çocuk yaştaki kişilerle evlendiği YALANI" atılarak; peygamberimize "pedofil" iftirasının atılması gibi... Evet, iftira diyorum; iftira olduğunu biliyorum; çünkü sonuca, yani Kur'an - KERİM'e bakıyorum ve o kadar yetkin ve mucizelerle dolu, bilime ışık tutan ve pek çok keşfin yapılmasına önayak olan Kur'an-ı KERİM'i yazması için yüce ALLAH'ımızın elçi olarak seçtiği; peygamberliğe layık gördüğü birinin; o tür hatalar yapmasına izin vermeyeceğini biliyorum. Çünkü sonuç, yani Kur'an-ı KERİM, sapık bir pedofilin; ya da İslam düşmanları tarafından uydurulmuş o bazı hadisleri söyleyebilecek kadar kötü biri tarafından yazılmış/iletilmiş olmayacak kadar mükemmel bir kitaptır. Uydurulmuş değil; orijinal çevirileri okuyan herkes bunu görebilir...

Konumuza dönersek...
İnternetin, hızlı bilgi alma konusundaki kolaylıkları sayesinde; o araştırmaya üşenen kalabalıkların arasından sıyrılıp; başladım Kur'an - KERİM araştırmalarıma...

Ve araştırdıkça, her ayetin farklı çevirmenler tarafından yazılmış; farklı anlamlara gelen; yorumlar eklenmiş; normalde ayetin orijinalinde hiç yer almayan kelimelerin de bazı çevirilere, sanki ALLAH'ın sözleriymiş gibi yazıldığını; ve ayetin orijinalinde geçen bazı kelime ve cümlelerin de; yine o bazı çevirmenler tarafından yazılmış meal kitaplarında hiç yer almadığını fark ettim...

Hayret ederek, "Nasıl bu kadar cesurca ayetleri bambaşka bir biçimde insanlara sanki gerçek çeviriymiş gibi sunmaya yeltenebilmişler; nasıl bir gaflet; nasıl bir şuursuz cesaret!" diye şaşırıp kaldım ayetlerin sadece ALLAH'ın kelimeleriyle yazılmış doğru çevirileriyle; bozulmuş çevirilerini her karşılaştırdığımda!


Sonra, Kur'an - KERİM'i, sadece ALLAH'ın kelimelerinden; yorum katılmamış, orijinal çevirilerden okumaya başladım...

Okudukça utandım geçmişimdeki bütün hatalarımdan, isyanlarımdan...

Okudukça daha iyi anladım ALLAH'ı...

Okudukça, ALLAH'ın, bizlerden istediği her şeyin; aslında sadece bizlerin iyiliği için olduğunu ve ALLAH'ın bize karşı gerçekten çok merhametli ve lütufkar olduğunu; bizleri gerçekten çok sevdiğini ve önemsediğini anladım...

Anladıkça utandım inançsızca ve isyanla geçen yıllarımdan...

Utandıkça, eğildi başım önüme...

Eğildikçe, daha da olgunlaştığımı ve bilinçlendiğimi fark ettim...


O, bizi gerçekten önemsiyor, seviyor...


O gerçekten bizim iyiliğimizi istiyor...

O'nun bizlerden istediği her şey, aslında sadece bizleri daha da geliştirmek ve akıllarımızın ve irade kuvvetimizin artması için...

O bizim bu gezegende, barış ve güven içinde yaşayabilmemiz için koyuyor bazı kuralları...

O bizi, gerçekten önemsiyor; seviyor ve bazılarımız, eskiden ben de dahil olmak üzere maalesef, nankörlüğümüz ve aklımızın bir karış havadalığı yüzünden; anlayamadık; göremedik bu gerçekleri...

Eğer, ben O'nun mükemmelliğini anladıysam; siz de anlayabilirsiniz diye umut ediyorum...

Kuran'ı KERİM'i orijinal çevirisiyle, ALLAH'ın sadece kendi sözlerinden; yorum katılmamış haliyle yeniden okumayı deneyin...

Anlayacaksınız ne demek istediğimi...

Bazı ayetlerin, o ayetlerin gerçek karşılıklarından nasıl farklı çevrildiğini; nasıl değiştirildiğini ve hatta bozulmaya çalışıldığını anlayabilmeniz için; http://www.kuranmeali.org/ adlı sitenin, araştırmalarınızda sizlere gerçekten yardımcı olacağına inanıyorum; lütfen, zaman bulduğunuzda, en azından biraz da olsa göz gezdirin...

ALLAH, hepinizi de, şükretmeyi bilen; sadık, vicdanlı ve iyi kullarından eylesin... Amin.

HEY RUSYA'DAN BLOĞUMU İNCELEYEN HACKER!

Hacker diyorum, çünkü bu dönemde internet explorer gibi bir programı sadece hackerlar kullanır...
Neredeyse, bloğumdaki bütün yazıları inceliyorsun. Bu garip; çünkü bloğuma senin kadar ilgi gösteren bir google, bir ABD; bir de Belçika... (Muhtemelen, google'ın normal yayın kaydetme süreci dışında kalan Belçika ve diğer yabancı ülkelerden olanlar ajandır... :) Çünkü genelde, ıssız bir blogtur buraları... Yani öyle pek kimse uğramaz.
Özetle, merak ettiğin şey nedir?
Açık açık sorabilirsin asıl öğrenmek istediğini?
Ajan falan mısın?
Ya da Ayyıldız Tim'in Rusya ayağından biri mi? :)
Ee, sor bakalım; neden bu kadar inceliyorsun bloğumu?

9 Aralık 2017 Cumartesi

7 Aralık 2017 Perşembe

ÇOMAR KİME DENİR?

Çomar iyi bir şeydir. Neden mi? Çünkü sadakati simgeler... yediği kaba pislememeyi... Verilen suyun, yemeğin; sağlanan barınacak yerin değerini bilmeyi simgeler... Ve sana iyilik yapan için savaşmayı; iyilik yapanı korumak için ne denli gözünü karartabileceğini de simgeler aynı zamanda... bu nedenle iyidir çomar olmak ve çomar denmesi. Çünkü, bu seni, yediği kaba pisleyenlerden ve barındığı vatana ihanet edenlerden ayırır.
Senin ne denli sadık ve cesur olduğunu anlatır... Değer bildiğini; dürüst olduğunu; daima iyinin yanında ve mazlumun bekçisi ve koruyucusu olduğunu gösterir... Sana ne kadar para ve mal vaadinde bulunulursa bulunulsun; SAHİBİNE, yani ALLAH'a ihanet etmeyeceğini de anlatır. Ve bilirler aynı zamanda... bilirler, senin yaşadığın ülkenin evlatlarına ve üzerinden beslendiğin topraklara herhangi bir yanlış yapmayacağını bilirler...
Bu yüzden, sadece vatan hainleri ve yedikleri kaba pisleyen nankörler sevmezler çomarları, hor görürler... Çünkü işlerine gelmez saldırmayı planladıkları sürüyü, gözleyen; bekleyen ve korumak için hazır bir şekilde dişlerini gösteren bir çomarın orada olmasını sevmezler... İşlerine gelmez çünkü, çünkü çomarlar oldukça sürü korunacak; onlar planladıkları saldırıları gerçekleştirmekten aciz kalacaklardır...
Bu yüzden işlerine gelmez çomarların varlığı...
Onlar kuzu maskesiyle sürüye yanaşmayı planlayan ve çomarların gelişmiş koku alma duyuları sayesinde sürekli engellenen bir kaç yüzlü vahşilerdir çünkü... Bu yüzden, hiç bir zaman sevmeyecekler çomarları... Ama kıskanarak ve imrenerek...
İçten içe, "Keşke bizim de her zaman bize sadık kalacak ve bizi hep koruyacak çomarlarımız olsaydı!" diyerek...


İyi bir şeydir çomar olmak yani...
Bu nedenle, ben çomarım... ve çomarlığımla gurur duyuyorum.

Bu arada dikkat edin, toplumu "çomarlar ve çomar olmayanlar" diye ikiye bölmek isteyen o hainler; modası geçmiş klişe planları doğrultusunda bunu yapmaya çalışan ve kökeni yurtdışına dayanan "Lions, Rotary Kulübü, Bohemian Kulübü" gibi Mason temelli teşkilatlara üye olanlardan ve onların kandırdıklarından başkası değiller...

Hatırlanması gereken bir şey daha var; hatta altı çizilmesi gereken: Milletlerin bekası, toplumun en küçük yapı taşı olan aile kurumunun korunmasıyla sağlanır. Ve insanlarda, "Ahlak kötüdür!" algısı oluşturmaya çalışarak; her türlü iğrençliği "özgürlük" gibi göstermeye yeltenerek; aslında amaçladıkları şey, toplumları toplum; milletleri millet yapan aile kurumunun kökünü kazıyarak; kolayca yönlendirilen travmatik toplumlar yaratmaktan başka bir şey değildir.
İşte bu yüzden sevmiyorlar çomarları; bu yüzden iyi olan değerlerin savunucularını hakir göstermeye çalışıyorlar algı operasyonlarıyla!


Yani, biri size "çomar" diyorsa; ülkeniz ve ülke bütünlüğünün sağlanması için gerekli olan aile kurumu için, iyi bir şeyler yapıyorsunuz ve doğru yoldasınız demektir! Çünkü, sadece bizi biz yapan değerleri çözmeye çalışarak; toplumumuzu ve millet olma bilincimizi yok etmeye çalışan hainler, onların deyimiyle "çomarlığımızdan" rahatsız olurlar!

"Vatanını seven ve yediği kaba sadık herkes çomardır!" diyerek noktalıyorum bu yazımı...

Hepimize, çomarların bekçiliğinde mutlu ve güvenli günler efendim...