16 Aralık 2016 Cuma

İspiyoncu Ayna Nöronlar Bağırıyor: Kral Çıplak!

Ayna Nöronlarla Telepati
Karar vermek için çok erken. O nedenle sadece izliyorum haber diye gösterilenleri...
"Doğruların içine yalan; yalanların içine doğru karıştırılarak" yapılagelen manipülasyon tekniği;
"tekrara dayalı" manipülasyon tekniği...
ne çok çarpar oldu dikkatimin kulaçlarına...
"Oku, araştır ve öğren... yetmez! Daha çok öğren!"
Daha çok bilgi için, beni uykusuz bırakan nöronlarımın seslerini işitiyorum adeta...
Hiç doymuyorlar nöronlarım... hep daha çok bilgi; daha çok bilgi diye diretiyorlar yorgun gözlerime, onların isteklerine karşı koyamıyorum;
çünkü biliyorum her yeni bilgiyle; onların hayata daha da tutunuyor olduklarını...
Sonra dönüyorum içinde bulunduğum garip, şüpheli, yüksek olasılıkla kurgu gerçekliğe...
Veri - sonuç analizi o kadar yoğun bir şekilde yapılıyor ki; bilincimin belki de sayamayacağı kadar çok bilgi, geçiyor bilinçdışı süzgecimden; her yeni analizde kullanılmak üzere...
Ne çok şey bliyor bilinçdışım...
Ahh şu ayna nöronlar... herkesi ispiyonlayan bir ordu gibiler beynimde... Hiçkimsenin hiçbir şekilde kandıramayacağı ayna nöronlar... ne dürüst ve ispiyoncular...
İşte bu yüzden, uzun süredir; hayretler içinde izliyorum insanları...
Ne çok saflık okuyorum yüzlerinden, sözlerinden, hareketlerinden... ve onlar için üzülmekle; kendim için üzülmek arasında gidip geliyorum karar mekanizmalarım her zamanki analizlerini yaparken...
Aslında, bu sanki yeni bir öykü ve başka bir senaryo; farklı bir boyutmuş gibi...
Sanki kralın çıplak olduğunu görebilen az sayıdaki insanın; korkudan demeye çekindiği o cümlenin yokluğunun suskunluğu gibi, garip bir bilinç hali: Kral Çıplak!
İçimde sürekli sürekli bağırıyor çocuk nöronlarım: Kral Çıplak!
Hayır, anlatamam... söyleyemem o masalın gerçek olduğunu.
Diyemem insanlara "Kral Çıplak!"
Zaten desem de anlamazlar, uyanmazlar sarhoş edildikleri o uykudan...
Belki bir ümit vardır... yine de bir ümit vardır belki...
ama ben küçüğüm... ben...
Zaten ne zaman kandırılmış insanları düşünsem, o umutsuzluk hali...
Sayıca fazla oldukları için belki; belki de onları uyutanların "şşşttt..." yapan parmakları fazla büyük göründüğü için gözlerime... bilmiyorum; ama beni aşan bir durum.

Sonra mucizevi bir şekilde, uzayın derinliklerinden, geldiler yeryüzüne Evren'in koruyucu melekleri;
insanları uyandırdılar "gerçeğe körlük uykusu"ndan...
Adaleti sağladılar ve insanlara adaletle hükmetmeyi öğrettiler...
Her şeyin iyi ve güzel olduğundan ve bütün iyilerin** güvende olduğundan emin olana; gerekli koruma kalkanını oluşturana dek kalmaya karar verdiler dünyada...



*****

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aklın ve kalbin rehberliğinde, düşünülerek oluşturulan her yorum değerlidir...